BEN'CE

website free tracking

19 Mart 2008 Çarşamba

O Ney Ki...

"Sır" herşey sır...
Hz Muhammed birgün Hz. Ali'ye der ki, "Ali sana bir sır vereceğim ama kimseye söylemeyeceksin!" Hz. Ali sırrı öğrenir, ama o "sır" içinde öyle bir büyür öyle bir büyür ki, yüreğine sığmaz olur. Dayanamamaktadır . Birgün ağlaya ağlaya kör bir kuyunun başına gider, kafasını kuyuya uzatıp, ağlaya ağlaya bu sırrı söyler... Kuyu bu sırra dayanamaz suyla dolar taşar... Taşan su bir sazlığa akar... Aradan zaman geçer, Hz Muhammed'le oradan geçerlerken bir ses duyarlar, efendilerin efendisi, der ki " Eh, Ali sana demedim mi ben söyleme kimseye diye..." Sese doğru giderler bir bakarlar ki bir çoban "ney" üflüyor...
"Sır" aşktır... Aşk kör bir kuyuyu bile sular, o su gider kamışı büyütür, dile getirir...
Mevlana ney için "kemalete ermiş insanın simgesidir" der. Yani belli evreleri aşmış, insanı temsil ettiğini dile getirir... Yani neyi yaratılışın temeli olan aşkın, sırlarını fısıldayan bir dost gibi görür...
Ney'i yazıp da Neyzen Tevfik'e değmemek mümkün mü?
Yattığı ranzanın demirinden ney yapmış aşık... Ben şuna çok kızıyorum bir insanda yaratılışı nedeniyle yüz tane hasret olur. İçlerinden birini alıp bir insanı sadece onunla anlatmak kadar ayıp birşey olamaz... Döndürüp, dolaştırıp Neyzen'in içkisini, keferesini anlatır da insanlar, ondaki diğer hasletleri es geçerler... Kimbilir hangi hasletleri üstadın kaç ruha can verdi... Bu sırra yürek dayanmaz, demedik mi ta başta... Ondaki hikmetin ne olduğunu bilmeye ne benim aklım yeter ne de anlatsalar anlarım... Kimi sarhoş der, kimi deli der, kimi veli der, kimi şair der, kimi neyzen der!
...
Felsefemde yok ötem, çünkü sırr - ı vahidim.
Cem - i kesrette yekünen sıfır -ı mutlak olmuşum.
Yokluğumla aşikarım, ehl-i beyt'e aidim.
Secdemin şeklindeki ism-i Muhammed şahidim...
1950
Üstad zaman zaman, Hocapaşa camiinin tabutluğuna gider, bir tabutun kapağını kaldırıp içine girip, kapağı da üstüne çekip yatarmış...
Her iki taraftan da bakınca insanların, yüz hasletinin içinden iki tanesini çekip, geri kalanı yok saymak kadar büyük bir dengesizlik olamaz. Neyzen'in bir felsefesi vardır, bir öğretisi vardır. İki kitabı vardır, birinin adı "Hiç" diğerinin "Azab - ı Mukaddes"tir... O çilesini burada bulmuş, cümbüşünü burada bulmuş... Vereceğini vermiş... Gerisinden kime ne?

Hiç yorum yok: