
Ben maçlara gitmeye başladığım yıllarda Cüneyt de, genç takımdan (o zamanlar PAF yoktu) A takıma terfi etmiş demek ki... Galatasaray'la tanıştığım dönem, tam onun sarı kırmızı formayı giymeye başladığı dönem... Orta sahada oynuyordu o dönemlerde, saçlarının sarılığı hemen fark ettiriyordu onu, daha 18 yaşında falandı, diğerlerinden fizik olarak o zamanlar biraz daha zayıftı... Kimler yoktu ki.. Fatih Terim, Gökmen, Yasin ilk aklıma gelen dev isimler.. Güngör, Öner, B. Mehmet, "Çilli" Mehmet... Çilli Bom şarkısının meşhur olduğu yıllar..
Benim bildiğim G.Saray'da oynamadığı mevki kalmadı, kaleye geçmedi bir tek... Orta sahada başladı ve orta sahanın her tarafında oynadı... Ve Derwall gelipte takımda, revizyon olduğunda onu defansa koydu, libero, sol bek, stoper... Mustafa Denizli onu zaman zaman santrafor oynattı, Tanju yokken o oynayıp goller atınca, bir dönem Tanju'yla bile yanyana oynattı...
Gökmen'in jübilesi öncesi öğle yemeğinde bütün takım Galatasaray Adasına gelmişti... Üzerimde sarı kırmızı forma bir de top ben de oradaydım.. Önce Gökmen'e gitmiştim... Arkasından direk olarak Cüneyt'e... Gökmen'e gitmem ayıp olmasın diye manipüle edilişimden.. Bir çeşit saygıydı bu...
PSV maçında attığı gol tribünde kapalıda bizi delirtmişti, 4. dakika mıydı neydi, hemen maçın başı, biz bunları eleriz yav demeye başlamıştık.. Beş sıra falan aşağı düşmüştüm olduğum yerden... O zamanların futbolcu profiline de hiç uymuyordu Cüneyt, üniversite mezunu, ne söylediğini bilen, her zaman efendi, terbiyeli çok ağırdı.. Ve saygındı...
Neuchatel maçında Simoviç bir heyecan travması yaşamıştı, maç 4-0 ken sanırım, bir topu durduk yere taça atmıştı. Cüneyt kaptanın ben ilk defa o kadar bağırdığını hatta Simoviç'i tokatladığını gördüm kendine gelsin diye... Bir gol yesek elenirdik.. O destansı maç olmazdı...
İlk kaptan olduğu sene şampiyon oldu, hani "13 senelik bu çile, bitti artık bu sene, sen şampiyon oldun işte, seni sevmeyen ölsün" diye Sami Yen'in inlediği günler...
UEFA alan kadroda görmek istediğim üç beş futbolcudan biriydi, o futbol devriminin en önemli köşe taşlarından birisi Derwall'in kaptanı Cüneyt... Final görmedi ama, Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı final gördü...
Anım bir tane de değil hemde... Bir öğleden sonra gelecek misafirimi karşılamaya havaalanına gittim, parka çıkan merdivenin son basamağına geldiğimde arabasının arkasına çantasını koyuyordu, küçük bir çanta.. Burun buruna geldik, nasıl baktıysam, anladı onu sevdiğimi ve Galatasaraylı olduğumu sanırım, biraz da mütevazi ve olgun oluşundan, gülümseyerek merhaba dedi... Ben de konuşacam ya, Cüneyt kaptan sonuçta, merhaba dedim ve hemen ekledim nasılsınız? Sağolun siz? Çok iyiyiz, (Hagi var) sizi özlüyoruz... Verdiği cevap şu oldu, "ben sizleri inanın daha çok özlüyorum sizden"...
Sıkmamak için, biraz da misafiri çok özlediğimden gülümseyip iyi günler dedim...
İyi günler dedi kaptan...
Kaptan yeşil sahaların en saygın isimlerinden biridir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder