

Geldi Eylem'ini yaptı..
...
Anlatmak istiyorum ama olmuyor... Ancak notunu tutarım...
İnsanlığı çok daha üst boyutta, müzisyenliğinden... Aslında daha uzun yazmak gerekir, altını çize çize... Bu bir özlem, birilerinin de böyle olması gerekiyor, insana sarılma isteği veren sıcacık bir yürek taşıyor... İşin profesyonel tarafı bir yana, Eylem'in insanlığı çok ufacık bir şakasında, konuşmasında zaten ortada... Bazı çok özel insanlar vardır, çıkar hayatta karşımıza, ufacık bir alışverişte tamam dersiniz budur... Böyle bir yetenek zaten içinde "özel" bir şeyleri taşır...
Sesler algılamak da bir "özel"lik, öyle algılamak, öyle duymak...
Bu işin bir tarafı, profesyonellik başka tarafı, "değer" bambaşka bir tarafı...
İlk izlenim der Freud, ilk izlenim çok önemlidir, yanıltmaz genelde insanı, çünkü içinde duygu yoktur...
Müzisyen zaten özeldir...
Özel müzisyen olmak, bambaşka birşey, Erdem abi, Turgut abi, Emir, Mehmet... Ben çok şanslıyım... Böyle güzel insanlarla, yirmi sene hayalini kurduğum masalı böyle "özel" ve "güzel" insanlarla paylaştığım için. Ve güzelliklerinin hepsini bu masalın içine tek tek, ayrı ayrı kattılar... Hepsi ruhunu koydu bu işe...
Artık Eylem'in de çalmasıyla birlikte "Bade" doğum sancınısı atlatıp, kucağıma düştü bile...
Şimdi Levent Abi ( daha tanımadım ama Levent abi ) biraz büyütecek "bade"yi ve benim elime verecek bundan sonrası senin artık diye... "Bade" yi koklayacağım, kendi "ruh"unu tanıyıp konuşacağım onunla... "Bade" yürümeye başlayacak, giydireceğiz onu sonra... Ve "Bade" kendi olacak sonra... Belki benim gibi kuytularında yaşayacak hayatın, belki kendi "değeriyle" uçacak buralardan binlerce kilometre uzağa, yıllarca uzağa... "Bade"ye hepimiz "aşk" kattık, "ruh" verdik...
Ne aldıysak onu verdik Bade'ye... Bade'de artık kendi kaderini yaşayacak... 20 senelik doğum sancısı... Adını dedemin koyduğu Bade... Artık benim hayalim olmaktan çıkacak, gerçek sahibinin çizdiği yolda gidecek.
İlk defa bugün adam akıllı dinliyorum kayıtları... Yarım daha ama "Bade" o kadar güzel ki... Onunla konuşabilmek için onu iyice anlamam gerek...
Emir bu masalı yazdı. Ben sadece ona anlattım bu masalı... Beni duydu masalı duydu ve yazdı...
Onu ayrıca piyanoları çalarken gördükten sonra yazacağım...
Bu masalın gerçekleşmesi, sevgili kralın Metin abinin, sen tam yerine geldin demesinde gizli...
Ne Emir'in, ne baba "kral"ın hakkı ödenir...
Hala masalın içinde bade sarhoşluğundayım ben...
Bakalım "Bade" yi kendi yoluna bırakınca ne olacak... Benim gibi kuytularda, hayatın köşelerinde kalsa dahi... Ben "Bade" yi çok sevdim... Cancanım "herşeyim", değdi be... 20 sene hayal kurmaya...
Dedem "canım" benim sen ne dersen o, sen olmasan ben yokum, ayağının altındaki tozum ben senin, annem "mazlum"um dünyanın en güzel "hikayeci"si, babam "bohem rapsodisi" umarım duyuyorsundur, dayım "çocukluğumun kahramanı", nenem"adam akıllı işim olmadı, adam akıllı bir masal anlattım, keşke görebilseydim senin gördüğünü", ananem "senin türkün en güzeli oldu belki de", Orhan'ım "sekreter gibi not tuttun, en "farklı" kuzenim benim"...
Emir "yazar"fena yazar...
Turgut abi "şekersiz çay, yanında hamur tatlısı; kahve özellikle koyu, yanında çikolatalı tatlı"...
Mehmet "roman"tik...
Erdem Abi "one minute" "daha da ben kendim gitar çalmam"...
Eylem "insan" adam...
Az kaldı çok az kaldı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder