BEN'CE

website free tracking

10 Nisan 2008 Perşembe

%51

Futboldan gidiyoruz bakalım...
Sezon 1987-88 Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası 1. Tur ikinci maçı... Rakip PSV...Yer Ali Sami Yen Stadı... Eski Açık Tribün orta kapının hemen üstü.. Üst Kat... Bir öbek SJ'li okulu kırıp yerleşmiş... Kapalı Tribüne bilet bulunamamış ki, aslında Kapalı üst kat, ilk sıra, tam ortadır onların yerleri... Derwal'le başlayan futbol devriminin ilk meyvesi alınacak.. Heyecan çok üst noktada, ilk maç sonucu 3-0 ama tribünler dolu ve müthiş bir inanç var takıma... Mustafa Denizli Teknik Direktör, ve o meşhur söylemi bir gün önce düşmüş medyaya, "Tur şansımız % 51!"...
Sabah girdik tribüne, kapalıya girmenin imkanı yok... Kendi yerimizi seyredip seyredip dert yandık... Mustafa Denizli deli, hadi biz de deliyiz de bu kadar adam deli mi? diyoruz, herkes inanmış... O zaman maç gece oynanmıyordu.. Öğleden sonra üç gibi başlayacak.. Öğlen saatlerinde PSV koridorda göründüğünde takım elbiseleriyle bir uğultu koptu ve bir anda her yer sarı kırmızı oldu... Onların tribünlere şaşkın bakışları bizi daha da inandırmıştı tura... Soren Lerby, yükselen Danimarka'nın en önemli değeriydi... "Hayatımda her stadta maç oynadım, Sami Yen gibi bir cehennem yaşamadım..." Maçtan sonra böyle demişti tvlere... Tribünden en büyük tepkiyi alan ise seneler sonra Sami Yen'e hoca olarak dönen Eric Gerets, nedeni ise, orada Prekazi'ye yaptığı faulden sonra yerdeki Prekazi'nin elini uzatması, Gerets'in ise o eli tutup itmesi.. Ve bir de açıklaması çıktı, orada kavga ederiz diye gazetelere... Onu görür görmez tribünler iyice delirdi... Koeman o dönem henüz çok genç, Van Breukelen kalede, Van Aarle, Lerby... Kimler yoktu ki...
Galatasaray'lı futbolcular bekliyorlar özellikle, Mustafa Denizli bu tür oyunları çok iyi becerirdi, sahaya bakmaya çıksalar inleyen tribünün şekli değişecek... Tam onlar döndü ki, bizimkiler çıktı sahaya bakmaya... Ortalık mahşer yerine dönmüştü...İçeri girdiler sonra, bir süre daha bekleyip birbirimizi gaza getirip saati doldurduk...
Galatasaray çok hızlı başladı, maç başlar başlamaz hemen Cüneyt bir gol attı... Arkasından hemen Tanju... Bir anda maç 2-0 oldu.. Hadi bir tane daha derken ilk yarı bitti... Prekazi, Gerets'i deli ediyordu, koridor yapmıştı... O nasıl bir futbolcuydu zaten... Koşmazdı, koşsa kendi deyimiyle Real Madrid'te oynardı... Ama Gerets'e içerlemiş, tribün üzerine üzerine gidiyor sakalllının, Cevad hiç durur mu, sağından atıyor solundan geçiyor, kendine has bir hareketi vardı, dünyada bir tek o yapardı, topu bir ayağından, bir ayağına geçirir, sonra birden terse dönerdi... Bazen dönmez iki üç tekrar ederdi, kazayla beline değil ayağına bakan savunmacı kendi belini doğrultamazdı... Sol tarafa pas iniyor Cevad'a, alıyor sakallıyı karşısına, bir sağa bir sola yatırıyor, o coştukça tribün inliyordu... Ortada PSV diye bir takım yoktu... Erhan defansı maestro gibi yönetiyor, Cüneyt her zaman soğukkanlı... Bastırıyoruz, ha şimdi gelecek ha şimdi gelecek... Cevad vuruyor direği sıyırıyor, direğe çarpıyor top bir türlü girmiyordu kaleye... Tanju, Uğur bastırıyorlar ama gol olmuyordu bir türlü...Neler kaçtı anlatamam... Ama bir an vardı ki.. İşte tarih şimdi onu yazmıyor, topa cevad vurdu direkten döndü, kale bomboş, Küçük Savaş topa gitti ki önünde top kafayı uzatsa gol, top göğsüne çarpıp avuta gitti... O topa nasıl vurulamadı.. Bilerek atmadı diye yazan bir yazarı Küçük Savaş, mahkemeye vermişti çok iyi hatırlıyorum...
O girmeyen top PSV ye o sene kupayı kazandırdı... PSV daha sonra bırakın yenilmeyi, kimseyle berabere bile kalmadı finale gidene kadar kupada... Bir tek yenen takım Galatasaray'dı ki, işte bizim için söylenen o meşhur "tesadüf"ün başlangıç noktası da o gündü.. Galatasaray Avrupa serüvenine böyle başlamıştı.. PSV elden kaçmıştı... Kaçan çok pozisyon vardı ama Küçük Savaş'ın ki... Nenemin atacağı cinstendi...
Lerby, Danimarka futbolunun gelmiş geçmiş, en büyük isimlerinden, aynen böyle dedi işte... Her stadta oynadım, Ali Sami Yen deki gibi ayağım titremedi...
Meşhur söylem bir gün önce söylenmişti.. % 51...

Hiç yorum yok: