BEN'CE

website free tracking

2 Mart 2008 Pazar

Keşkül ne ola ki...

Sayfanın okuyanları olmuş haberim yok.. İki gündür yazamadım kafamın ağrısından, kalıbı dinlendiriyoruz.
Ziyaret eden birkaç dostum merak etmiş keşkül de ne oluyor diye…Tatlı bildiğimiz o mudur diye..İnternette biraz sörf yaptım.. Keşkülü aradım.. Genelde tatlı tarifi var.. Bir iki tasavvufi dergi sayfaları. Ekşi sözlükte biri tasavvufa bağlamış, yalan yanlış bir şeyler yazmış..

Evet keşkül tasavvufi bir terim...
Ben asla bir bilgelikte inci, felsefede birinci değilim..
Kendi bildiğimden yola çıkıp felsefe olsun diye de yazmıyorum.. Kendime not tutuyorum…
Ve kendime yazıyorum neden başladım onu da bilmiyorum..
En azından kendimim, kendimce yazıyorum..
Gelelim keşküle..
Keşkül dergahta duran, benim gördüğüm asılı bir kutudur üstü açıktır… Düzgün anlatanı bulamadım, nereden bulayım da resmini koyayım…
Küreye benzer bir şeklinde tahtadan bir şeydi benim gördüğüm…
Keşkül bir çeşit yardımlaşma sandığıdır…
Kimse oraya kimin ne koyduğunu, ne kadar koyduğunu ve yine kimse de oradan kimin ne aldığını, ne kadar aldığını bilmez…
Orada toplanan para genel gider olarak kullanılmaz. O toplanan maddiyat sadece ihtiyacı olanın oradan alıp işini halledip, sonra geri bırakması içindir. Ve asla ne alan ne koyan bilinir.
Bütün güzelliği de bence budur… Herkes bir şey alır verir.. Geri koyar, koymaz..
Ama kimse o kutunun içinde kimin ne yaptığını bilmez..
Hayatta böyle değil mi?
Herkes bir şeyler alır verir..
Biri üzerine bir gül koyar..
Biri gelir cebini boşaltır..
Biri bir şey bırakır ve yürürsün…
Biri selam verir…
Biri gül verir..
Biri o gülü alır,soldurur..
Biri taş atar, biri gül…
Biri yere serer..
Biri koluna girer kaldırır..
Biri bir yudum su vermez..
Biri suda boğar seni…
Biri ihtiyacın kadar su verir…
Keşkül aslında belki de bir şekilde dünyanın, hayatın yansımasıdır… İz düşümüdür belki de… Tatlıdır valla hayat gibi… Tatlıyı fazla yersen zararlı değil midir..
Aslolan dünyadan el etek çekmek değildir… Tam tersine, dünyada gördüğü her anın aslını anlayıp, hazmedip ve öylece sevmektir… Dünya kolla sarılamaz ama yürekle sarılır… Dünyayı yürekle sarmaktır..
Peki keşkülü kendine kullanan yok mudur varsa da kendini kandırır ancak.. Keşkülle oyalanıp durur… Bir yol olduğu düşünülürse, kemaletin, o, o durakta kalmıştır… Bilen olursa, o da ses çıkartmaz.. Oyalanır durur keşkülle…

Not: Konya Mevlana müzesinde keşkül görmek mümkün...

Hiç yorum yok: