
Dünyayı çözemeyeceğimi çok çok iyi biliyorum, ben bir kum tanesiyken... Ben sen olayım, sen ben..
Hani demiş ya, "Bana sorarsanız o kim diye? Ben o'yum, o ben" demiş ya... Bunu sana dedirtebilmek...Ben senden ileri gidemem ki sensiz... Senden sonrası senin işin.. Ben seni bilirim, elim seni tutar canım efendim... El ele, el Hak'ka...
Bugüne kadar bir tek sözünün yerde kalmadığını ben biliyorum, canım efendim...
Aynı yerden gelip seninle, aynı yere gideceğimizi biliyorum... Suladığını, o tahta parçası gibi yeşerttiğini biliyorum beni... Canım acısa yansa, Ah sesini duyuyorum senin... Bir hata yapıp da, ağzımdan birşey çıksa utansam, boynumu eğsem biliyorum ki sen yanımdasın... Gittiğim her yerde sen varsın, ben cahil, ben ahmak.. Sensin toparlayan arkamı... Sakın bırakma beni... Sen olayım, sen de ben... Bunu dedirtebilmek sana ey bitmeyen bela çölünün yorgun, tansiyonlu, celalli çocuğu...
Göğsünün kokusu burnumda, elinin sıcaklığı yanağımda... Sesini duyuyorum yüreğimde...
"Bu iş demirden leblebi, çiğneyemezsin, muhallebi yerken dişin kırılır" derdin de anlamazdım hiç.. Bir kazanda cayır cayır yanıyorum da, beynimde ağrılar, sızılar.. Olmadım, olamadım..
Senin sözün yerde kalmaz onu biliyorum..
"Halimden anlamayan, sözümden ne anlayacak!"
Bu sevgi hali, hayatımda pek de söylemedim sevdiğimi, ya halimle layık olamazsam buna...
Halimden anlasınlar istedim ben de..
Olmadı, olmuyor canım efendim..
Eteğinde bir yerim olduğunu bilmek...
Derman olan ayakta tutan tek şey beni...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder