BEN'CE

website free tracking

5 Mart 2008 Çarşamba

Commandante Hagi...

1965 doğumlu... Karpatların Maradona'sı... Bu söyleme delirirdi.. "Ben hala oynuyorum, Arjantin'in Hagi'si 200 kilo oldu!" gibi bir cevap vermişti...
Galatasaray'a geldiğinde yapılan yorumlar içler acısıydı... Adam bitmiş! Başkan kıyak yapmış askerlik arkadaşına! Bu adam bastonla oynar ancak!
Bütün bu eleştirilere şöyle bir cevap vermişti bir röportajda...
"Ben buraya kariyerim bittiği için değil, kariyerimi tamamlamaya geldim... Galatasaray Avrupa'da final oynamadan bırakmayacağım..."
Tesadüfen aldık kupayı, arkasından gene tesadüfen Süper Kupa'yı aldık...
Gereksiz adamlarla karşılaştırmaları yapılıyor. Kendi oynadığı dönemin en büyük futbolcularındandı...
Bir ayakkabısını 25 dakikada giyecek kadar profesyonel olduğunu söylemişti Fatih Terim...
Onun için ne söyleyeceği sorulduğunda verilen cevabın ilginçliği...
Atletico'ya tesadüfen son saniyede attığı bir gol var. Topa vurdu, top orta dereceli bir hızla yükselirken, birden inişe geçti neredeyse üç kat hızlandı... Nasıl olup ta bir topun bu şekilde gidebileceğini belki iki ay tvde birileri tartıştı. Döndürüp dolaştırıp bu tesadüfi golü gösterdiler...
Antalyaspor'a orta sahadan bir gol attı... Samsunspor maçında oyundan çıkarılacağını öğrenip kenara gelirken, top ona geldi, sürüp tesadüfen bir gol attı. Paris Saint Germain maçında tesadüfen kalecinin açıldığını görüp şut çekti.. Tesadüf bu ya! gitti gol oldu...Yüzlerce tesadüfen attığı frikik golleri var... Daha çok olmadı "eski yıldızlar" maçında Sami Yen de kornerden gol attı tesadüfen!.. Kalede Simoviç vardı... Ona da ayrıca bir yazı yazmak lazım...
Rapid Wien maçında attığı bir gol var ki insana tesadüfe bak dedirtir, üç kişiyi, üç ayrı markete gönderip, kaleciyle dalgasını geçmişti...
Bir de çalımı var, attıktan sonra kendi bile yarım dakika güldü, Real Madrid maçında Roberto Carlos'u pazara domates almaya gönderdi... Onun en iyi yılları, Hagi'nin bastonlu hali.. Youtube da mevcut bu çalım... Bilardo oynar gibi,Hakan'ın kafasının arkasına topu çarptırıp gol attığını bilirim. Gol Hakan'a yazılmıştı, golden sonra Hakan ona koşarken, eliyle sen değil ben işareti yapmıştı.
Bizim yarı finalde karşılaştığımızda Bükreş'te oynuyordu, bizimkileri iki maçta da duman etmişti... Orada 4-0 yenilmiştik.. Daha sonra bize gelen Rotariu'da o maçta oynamıştı. Daha ön libero lafları dolaşmadan oynadığı mevki, ön liberoydu... Sonradan birileri ön libero demeye başladı... Orta sahanın arkasında, yani Hagi'nin arkasında oynardı... Mesela bizde o dönem aynı yerde Muhammet oynuyordu... Sonradan döndü dolaştı yeni "atom fiziksel" bir buluş gibi "ön libero" tantanası çıktı... Efendim ön libero çok önemli falan filan... Ta ben Gökmen'li dönemlerde 6 yaşındaki aklımla, Cüneyt'in orada oynadığını hatırlıyorum... 2000 li yılların müthiş buluşu... Ben bunun, dünya medyasında 100 senedir o mevkiye "ön libero" dendiğini bile düşünüyorum.. Bizimkiler Amerika'yı yeni keşfediyor... Bir isim buldular, hoşlarına gitti... Neyse parantezi kapatayım...
Bizde oynadığı yıllarda, Hagi, sadece ligte 72 gol atmış tesadüfen, tesadüf bu ya 4 sene üst üste şampiyon olduk, araya UEFA ve Süper Kupa karıştı bir de...
Bir tesadüf hikayesidir Hagi bizim için...
Keşke bir daha böyle bir adam tesadüfen, Galatasaray'a düşse...
I Love You Hagi...

Ne aşklar yaşandı...
Dünya seni burada tanıdı...
Elveda Sami Yen,
Geri geleceğiz yeniden...

Hiç yorum yok: