
Havaalanında iner inmez bir taksiye binmek istiyorum...
"6 rue de de Montmantre s'il vous plait! "
İlk öğrendiğim fransızca cümle... Yaşım 11, Pierre bir taksiye biner ve bu cümleyi kurar...
Hep merak etmişimdir, Montmantre da bu adreste acaba ne var?
20 Şubat 2008 Mazlum Çimen Konseri...
Balet, besteci, kemancı, yorumcu... Adam, yolcu, hırsız (ateş hırsızı), arsız (rakı arsızı, müzik, şiir arsızı)
Konserden sonra sokakta çalmak da var...
Babamın hep anlattığı, duvarında Nazım Şiiri yazılı olan Saint-Michel' deki kiliseyi ve şiiri bulmak..Babamın hep anlattığı, Edith Piaf'ın ilk sahneye çıktığı bara gidip, şimdi ne oluyor orada diye bakmak da var... Babam...
"Hayatta en çok babamı sevdim" Mazlum abi babam için, Can baba için söyler misin acaba bunu? Böyle de bir lüksüm olabilir mi acaba?
"A la recherche de mon pere"
Paris'e gidip de bana Paris'i binlerce defa, gözleri ışıl ışıl anlatmış babamı orada bulabilir miyim?
Sırf bu mu ki?
"Le pont Mirabeau"
Hayatımın anlamına sarılıp da, altından Seine nehrinin aktığı köprüye çıkıp, bir de sigara yakıp, işte bak bütün hüzünlerimiz, acılarımız, üzüntülerimiz buradan akıp gidiyor, seni seviyorum lan Allah'ın belası, başka da kimseyi sevmedim, sevmeyeceğim diyebilmek...
"La boheme"
Elinden tutup hadi gidelim şu Montmantre' daki atölyesini bulalım, altındaki küçük kahvede bakalım şömine hakkaten var mı diyebilmek..
"A Paris"
Gerçekten sonsuzluk bir saniye sürer mi? Seni öpsem orada!
"Sous le Ciel de Paris"
Hakkaten bir şarkı uçuyor mudur gökyüzünde. Yanımda sen olursan,bir de yürürsek sokaklarda...
A la recherche de ma vie...
Sensiz ben dünya malını değil, dünyayı neyleyim! Paris sensiz ne ifade eder ki...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder